12 Ocak 2013 Cumartesi

Astıma Alerjim Var


Amerikan filmlerinin bir çoğu için klişelerin arasına serpiştirilmiş öyküler diyorum ben. Karakterlerdeki stereotipleştirme bunun en bariz örneği oluyor haliyle. Romantik komedilerde örneğin esas kız mutlaka sakarlık alametleri gösterir, esas oğlan filmin son çeyreğinde esas kızı mutlaka bir şekilde üzmeyi başarır, ve allem eder kallem eder esas kızı yeniden kendisine dönmesi için ikna eder. Mesela bir karakter diğerini arar ve "Çabuk haberlere bakın!" der. Ne hikmetse aranan kişinin kumandada bastığı ilk tuş daima ilk karakterin izlemekte olduğu kanalı bulmayı başarır. Sanki ABD'de tek kanal devri bitmemiş, Fox, CNN yatırım aşamasında kalmış, 300 milyon Amerikalı tek bir kanala mahkum olmuştur. Mesela ben elin Batıkent'inde gündüzün ortasında arabayı koyacak mendil kadar yer bulamazken, New York'taki meşhur 5. Cadde'de bir yere yetişmeye çalışan kahramanımız onca kalabalığın ortasında park yeri bulmayı hep becerir.

Ama öteden beri dikkatimi  çeken esas bir klişe var ki, niyeyse her türden filmde olmazsa olmaz: hikâyenin ana kahramanı, ya da önemli rol üstlenen bir karakter şiddetli astım hastası olur bu filmlerde. Çok gördüm, hiç şaşmadı. Çoğunda ana karakter filmin bir yerinde astımlı olduğunu gözümüze sokarcasına inhalerini kullanır.Genelde umutsuzluk, çaresizlik hissettiği ve bundan kurtulmaya çalıştığı bir an olur bu- karakterimiz aradığı o gücü, azmi inhalerden gelen derin nefeste bulur sanki. Ruhlar Oteli'nde (The Innkeepers) Claire karakteri (Sara Paxton) astımlıdır mesela. Pek şirin ve acıklı Pay It Forward (İyilik Yap, İyilik Bul) filmindeki bir sahnede de, hastanede astım krizinden muzdarip genç kıza ve babasına yardım etmeyen doktora çıldıran asi zenci karakter, doktoru kıza yardım etmesi için tehdit eder ve o öfkeyle silahını çıkarır, koridor zeminine ateş eder. Genç kız sedyede götürülürken, baba zencinin polis tarafından yaka paça götürüldüğünü görür, gözlerinde acıma ve minnetle karışık bir bakış vardır. 

Shyamalan'ın Signs (İşaretler) filminde de astım neredeyse hayati bir rol kapar. Graham Hess'in (Mel Gibson) oğlu, son sahnede uzaylı dostumuz tarafından bileğinden püsküren gazla zehirlenmek istenir, ama bir anda geliveren astım krizi, çocuğun gazı solumasını engeller. Çocuk, hep kurtulmak istediği astım sayesinde uzaylı biber gazından kurtulmuştur.

Astımdan süper kahramanlar da kurtulamaz. Ya da daha doğrusu süper kahramanların evlatları diyelim. Superman Returns (2006) filminde, Lois Lane'in oğlu Jason çok hassas ve bittabi astımlıdır. Gemideki sahnede kötü adam Brutus annesi Lois'e saldırdığında Jason'da ilk farkettiğimiz şey, bir astım krizi başlangıcıdır. Brutus annesine elindeki nesneyi fırlatmak üzereyken, birden koca bir piyano adamı duvara yapıştırıverir. Derken Jason'u kolları öne uzanmış görürüz-önündeki piyano artık yoktur. Annesi şaşkınlıkla oğluna bakarken Jason'ın elinde beklenen nesne belirir: bir inhaler. Ama, bu kez durum farklıdır: Çocuk inhalere bakar ve beklenen derin nefesi çekmez. Süper kahramanın oğlu, süper bir astımlıdır artık.

Ama astım denince aklıma gelen ilk film Kara Şahin Düştü (2001) oluyor. Josh Hartnett'in canlandırdığı Çvş. Eversman karakteri, bir sahnede arkadaşlarının can verdiği savaş bölgesine geri dönüp dönmeyeceğini düşünmektedir. Son anda giden askerlerin arkasından bakar ve bakışlarından içinde yükselen bir kararlılık görürüz. O kararlılığı perçinlemek istercesine inhalerden derin bir nefes alan çavuş, yarım bıraktığı görevine devam etme azmini de bulmuş olur ve savaş meydanına geri döner.

Amerika nüfusunun 5'te biri astım ve alerjik rahatsızlıklardan muzdarip. Bir istatistik de 25 milyon Amerikalının astım hastası olduğunu söylüyor. Acaba senaristler bu gerçeğin farkında da izleyicinin de daha çok farkında olsun mu istiyorlar? Filmlerdeki astım macerası hiç bitmez, ama benim sorularım da bitmez tabii. Astım Hollywood'a ne anlatıyor? Niye astımlılar rol kapmada üstün? Neden mesela Superman'in oğlu astımlı da, Behçet hastası değil? Amerika'da 27 milyon yetişkinin eklem rahatsızlığı olduğu, 23 milyondan fazla kişinin de diabet hastası olduğu biliniyor. Peki bir gün yağmurlu havada romatizması azan bir Hollywood kahramanı da görecek miyiz? İnanıyorum, Amerikan senaristleri bir gün dünyada başka hastalıkların da olduğunu keşfedecek... 

Not: Babam ve Oğlum'da baba veremden ölür ya, kahramanın astımdan öldüğü bir film bekliyorum Çağan Irmak'tan. 

4 yorum:

  1. Yanıtlar
    1. Yorumu olan ya şimdi konuşsun, ya da sonsuza dek sussun :)

      Sil
  2. Bu beşinci çakranın rahatsızlığı gibi görünüyor. Bir tür ifade güçlüğü sıkıntısı ile ilgili gibi...

    Amerikan toplumunda kültürün baskın ögesi neyse onun güdülediği komplekslerle ilgili olabilir bu rahatsızlık. Amerikan toplumunun çok allerjik olduğu bilinen bir gerçek. Acaba dış dünyaya hâlâ açılamamanın, yabancılık çekmenin, dünyanın geri kalanı ile hâlâ tam barışık olamamanın kültürel bir kalıp olmasının sonucu mudur? Diyorum yani... Yazı güzel, ayrıntılı, incelikli, usta işi... Devamını dilerim. Hayırlı uğurlu olsun.

    YanıtlaSil
  3. Bildiğin sezaryen çocuğu hastalığı Cümlesine geçmiş olsun...

    YanıtlaSil